Nazilli, Aydın iline bağlı bir ilçe merkezidir. 28'-29 enlemleriyle, 37'-38 boylamları arasında yer alır. Nazilli doğuda Kuyucak, batıda Sultanhisar, güneybatıda Yenipazar, kuzeydoğuda Manisa'nın Alaşehir ilçesi, güneyinde Bozdoğan, güneydoğusunda ise Karacasu ilçeleriyle çevrilidir. İlçenin yüzölçümü toplamı 644km2dir.
Büyük Menderes Havzası'nın oluşturduğu ova, Nazilli'de genişlemeye başlar ve kuzey-güney doğrultusundaki uzunluğu 10 km. geçer. Nazilli'nin de içinde bulunduğu ova denizden 75–80 metre yüksekliktedir. En çukur yeri Akçay deresi ile Büyük Menderes ırmağı arasında bulunan Çerkez Ovasıdır.
İlçe sınırları içinden doğarak Büyük Menderes ırmağına dökülen ve bu ırmağı besleyen İsa beyli Deresi, Dallıca-Gereniz Çayı, Dere köy Çayı ve Mergen Çayları başlıca akarsu kaynaklarıdır.
Nazilli'nin kuzeydoğusundaki Çamlık Dağı 1732 mt, güneydoğusundaki Karıncalı Dağ 1705 mt, güneyindeki 1792 mt. Yükseklikleri ile Madran Dağı bu bölgedeki en yüksek noktalardır.
Kentin kuruluş yerini belirlemiş olan en önemli etkenler sahip olduğu ulaşım kolaylıkları, verimli tarım arazisi ile yerleşmeye uygun topografık yapısıdır. Kent planı kuzey-güney doğrultusunda bir elips şeklindedir.
Ancak son yıllarda şehir doğu-batı yönünde gelişme göstermektedir. Verimli tarım arazilerinin imara açılmaması şehrin Menderes Nehri yönüne genişlemesini engellemektedir.
JEOLOJİK YAPI
Bölgemizin en eski yapılanmalarını oluşturan paleozoik (I. zaman) birimleri şistler (başkalaşım kütleleri) kalker ve kuvarsittir (tortul kayalar). Nazilli'nin kuzeyindeki dağlarda kuvarsit geniş yer kaplar. Türlü renk ve cinsteki mermer, kimi yerlerde yapısında zımpara düzeyi bulunan kalın katmanlar halindedir.
Paleozoik devre ilişkin oluşumların temelini Menderes Masifi belirler. Bu masifin çekirdeğini granit (magmatik kütle) oluşturur. Büyük Menderes Vadisinin kuzey bölümlerinde neojen alanları Germencik'ten, Kuyucak'a kadar dar bir alanı şerit gibi kapsar. Burada adı geçen neojen arazinin en alt tabakasını marn ve kalker temsil eder. Linyitli seri denilen bu dizinin oluşumu, Miyosen devrinde (III. Zaman serisi) gerçekleşmiştir.
Büyük Menderes Masifi’nde erojenez (dağların oluşumu) dönemlerine ilişkin izler bulunmaktadır. Bu bölgede (kuzey) çok kırıktı tektonik bir yapı egemendir. Tektonik hareketler sonucu doğu-batı doğrultusunda Büyük Menderes Grabeni (kenarları faylarla sınırlandırılmış çöküntü alam) oluşmuştur. Oldukça aktif olan bu sistem ilçemiz sınırlarının dışındaki tüm bölgeyi kapsamaktadır. Nazilli çevresinde Miyosen'den bu yana kuzey- güney ve doğu- batı doğrultulu iki fay takımı gelişmiştir. Bunlardan kuzey- güney doğrultulu olanlar Nazilli kuzeyinde, Kuyucak batısında ve Atça-Kılavuzlar arasında bulunur. Bu fayların yüzeyde izlenen uzunlukları 3–5 km. arasında değişir. Faylar büyük bir olasılıkla Nazilli'den itibaren alüvyon altında da devam eder.
Ovaya en yakın olan en güneydeki fay bölgedeki en genç diri faydır. Bu faylar boyunca gelişen fay diklikleri Kuyucak-Nazilli-Sultanhisar arasında kuzey-güney yönünde derelerle kesilmiştir. Nazilli fayı olarak adlandırılan bu fay 10 km.yi aşmayan segmentler oluşturacak şekilde Aydın- Germencik- İncirliova hattı boyunca uzanır.
Bunlardan Aydın- Nazilli arasında uzanan fayın 20 Eylül 1899 Menderes Depremi'ne neden olduğu bilinmektedir. 9 şiddetinde olduğu düşünülen bu deprem sırasında 1117 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu deprem sonrasında 40–70 km uzunluğunda yüzey kırığı oluşmuştur.
Nazilli Hakkında Bilgiler
Nazilli, Ege Bölgesinin en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. İlçe merkezinin ilk yerleşim yeri hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak Karya bölgesinde kalan Menderes Vadisine Luvi'lerin yerleştiği bilinmektedir.
Bu bölgede ilk yerleşim merkezi Lidya'lılann kurduğu antik Mas tavra kentidir. O dönemlerde bölgenin batısındaki İyonya kentlerinin ekonomik alanda gelişmesi ve kentin Ege ve Önasya ülkeleri arasındaki ticaret yolu (Hierapolis-Tripo-lis-Mas tavra-Nysa-Tralleis-Magnesia-Efes) üzerinde bulunması Nazilli yöresinin önem kazanmasına ve gelişmesini sağladı.
İ.Ö. 546 'da Lidyahları yenerek bu devleti ortadan kaldıran Persler bölgeye egemen oldular. Pers egemenliğini sırasında bütün Batı Anadolu gibi bu yöre de Sard Satraplığına bağlı bulunuyordu.
İ.Ö. 344 'de Asya seferine çıkan Büyük İskender bu bölgeyi Makedonya sınırları içine kattı. İskender'in ölümünden sonra kurulan Selovkoslar' in eline geçen bölge daha sonra Roma egemenliği altına girdi.
Roma egemenliğinin Batı Anadolu'ya ulaştığı İ.Ö. 2. Yüzyıldan itibaren yaşanan askeri ve siyasi olayların ardından, ancak İ.S. 1. ve 2. Yüzyıllar, ekonomik kalkınmanın yaşandığı ve yaygınlaştığı dönem olmuştur.
Bölgede ve henüz gelişmemiş vadilerde, yerli halk ve köleler için üretim merkezleri kurularak, buraların gelişmesi sağlandı.
Tahıl ekim alanları genişletildi. Üzüm, incir ve zeytinin yanı sıra portakal limon gibi meyveler ile yeni tarımsal ürün tipleri geliştirildi. Pamuk üretimi de az da olsa bu dönemde başlar.
Roma imparatorluğu İ.S. 395'de Doğu ve Batı Roma diye ikiye ayrılınca bu yöre Doğu Roma İmparatorluğunun başka bir değişle Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kaldı.
Roma döneminde verimli alanlardan oluşan Menderes Vadisi Bizans yönetiminin siyasi, dini, ekonomik ve kültürel yapılaşmayı başkent İstanbul yönünde yoğunlaştırması üzerine bu bölgede ticaret ve ekonomi daralmaya başladı. Ancak yöre bu olumsuzluklar karşısında Hıristiyanlık inancı yönünden önemli bir hale gelmiştir. Bizans döneminde Afrodisias ve Harpasa (Arpaz) piskoposluk merkezi olmuştur.
Anadolu'nun Türkleşmesi sürecini başlatan Selçuklular, 1176'da Miryakefalon Savaşı'nı kazanınca Nazilli ve çevresi yepyeni bir uygarlık ve kültürün etkisi altına girdi.
Selçuklular döneminde bu bölgeye ilk yerleşen Oğuz boylarına bağlı Gökhan, Dağhan, Gediklü, Haydarlı, Hoca-beyli, Kireges, Toygar, Alayuntlu, Kızıllar, Bayındır gibi oymaklar olmuştur. Türklerin Anadolu'ya yerleşmesi sonucu pamuk üretimi genelde dokumacılık yapan bu oymak ve aşiretler tarafından en üst düzeye çıkarılmıştır.
Selçukluların son dönemlerinde Muğla ili dolaylarında kurulan Menteşe Beyliği Sultanhisar ve Nazilli yöresini 1280'de ele geçirdi daha sonra Birgi merkez olmak üzere Aydın oğulları Beyliğini kuran Aydın oğlu Mehmet Bey Nazilli bölgesini kendi beyliğine kattı.
Osmanlı Devleti zamanında ise Yıldırım Beyazıt 1390'da Nazilli yöresini ele geçirdi. 1402'de Timur'un, Yıldırım Beyazıt'ı Ankara Savaşında mağlup etmesinden sonra bu topraklar kısa bir süre için Timur kuvvetlerinin eline geçti. Kışı iklimin müsait olmasından dolayı Menderes Havzasında geçiren Timur kuvvetleri Anadolu'dan çekilirken yine Timur'un yardım ve desteği ile Aydın oğlu Musa Bey bu bölgede egemenliğini ilan etti. Ancak Musa Bey aynı yıl (1402) ölünce yerine oğlu Aydın oğlu Gazi Umur Bey geçti.
NAZİLLİ ADININ KAYNAĞI
Birinci Söylence:
Bugünkü Nazilli'nin bulunduğu yere eskiden Pazar köy ismi verilmişti. İşte bu Pazar köy denilen yerde "Nazlı" adında çok güzel bir kız vardır. Güzelliği dillere destan olmuştur. Sancak Beyinin oğlu bu güzel kıza âşık olur. Ancak babası istenmesine rağmen kızı vermez. Bunun üzerine beyin oğlu kızı kaçırır. Bu duruma çok üzülen baba üzüntüsünden ölür. Nazlı, babasının ölüm haberini alır almaz Pazar köy’e gelir. Günlerce, haftalarca üzüntüsünden büyük acılar çeker ve sonunda bu duruma dayanamayarak kendini Menderes Nehri'ne atar ve ölür.
Kocası, ortadan kaybolan Nazlı'yı günlerce, haftalarca arar. Ancak durumu öğrenince o da üzüntüsünden kendini Menderes Nehrine atarak intihar eder. Bu olaylardan sonra Pazar köy’e halk arasında "Nazlı İli" denmeye başlanır ve zamanla Nazlı ili "Nazilli "ye dönüşür.
İkinci Söylence
Eski devirlerde Nazilli şehrinin bulunduğu topraklarda birbirine çok yakın olan üç boy barınıyordu. Günün birinde bu üç köyden (Nozi-Nazi) adlısı çarçabuk büyüyüp gelişiyor ve bugünkü Nazilli'yi meydana getiriyor. Zamanla (Nozi-Nazi) Noz ili, Naz ili olarak söylenerek Nazilli ismi ortaya çıkıyor.
Üçüncü Söylence
Evliya Çelebi yazdığı seyahatnamesinde şöyle demektedir: "Gerçi sevahil (sahil, kıyı) değildir amma âhu havasının (Nilüfer Çiçeği kokan) letafetinden (güzellik, hoşluk) mahbup ve mahbubesi (seven erkek sevilen kadın) gayet ziyade (çok) olup naz ü istiğnaları (aza kanaat etmeleri, tokgözlü) ziyade olduğundan Nazlı deyu (diye) tesmiye (isim koyma) olunmuştur. "
Evliya Çelebi burada da görüleceği üzere Nazilli'nin kızlarının çok güzel ve nazlı oluşundan dolayı buranın Nazlı İli diye bir isim aldığını söylemektedir.
DurasıIlı -Esen köy-Esen tepe-Eycelli-Gedik-Gedikaltı-Güzelköy-Hamidiye-Hamzallı-Hasköy-Haydarlı-Hisarcık-Işıklar-Kahvederesi-Karahallı-Kardeşköy-Kavacık-Kestel-Ketendere-Ketenova-Kırcaklı-Kızıldere-Kocakesik-Kozdere-Kuşcular-Mescitli-Ocaklı-Ovacık-Rahmanlar-Sailer-Samailli-Sevindikli-Şimşelli-Toygar-Uzunçam-Yalınkuyu-Yazırlı-Yellice ve Yukarı örencik köyleridir.
Bu köylerimizin isimleri genellikle Oğuz boylarının isimlerini taşımaktadır. Bundan da anlaşılacağı üzere Selçukluların yöremize yerleştikleri günden bu güne kadar izlerinin silinmediğidir.
Dördüncü Söylence
Şimdiki Nazilli, kurulduğu tarihten beri verimli topraklarda ve her türlü tarım ürününün bol miktarda yetiştirildiği bir yerdir. Gerek kurulduğu topografık yerleşim yapısı olarak, gerekse iklim ve tabiat şartlarının kendisine verdiği önem dolayısıyla bu bölgede bulunan kendisine yakın yerleşim birimlerinde oturan insanların her türlü ihtiyaçlarının temin edildiği büyük bir ticaret merkeziydi.
Daha önce de belirttiğimiz gibi ve birçok kaynakta ismi "Pazar köy" olan Nazilli kasabasında bulunan Pazar çok ünlüydü. Evliya Çelebi seyahatnamesinde de görüldüğü üzere abartılı olsa da 40–50 bin insanın alışveriş için bu pazara geldiği anlatılmaktadır.
1830'lu yıllarda bu yöreye gelen Fransız seyyah Charles Texier "Küçük Asya" kitabında Nazilli'nin çok önemli bir ticaret merkezi olduğunu ve buraya "İncir Pazarı" isminin verildiği belirtir.
Arapça "Nazil" veya "Nııziıl"bir yerde konaklayan, bir yere inen anlamına gelmektedir. Büyük olasılıkla alışverişlerini yapmaya gelenlerin çokluğu ve burada konaklayanlardan dolayı yukarıda açıklamaya çalıştığımız "Nazil" ve "Nuzîrf" kelimelerinden ortaya çıkan Nazil ili veya Nuzûl ili denmiştir.
Ancak zamanla halk arasında bu isimler dil yumuşaması sonucunda Nazilli olarak söylenmeye başlanmıştır.
Beşinci Söylence
Nazilli adının Türkçe olduğu ve Nazlı-ili gibi bir addan geldiği, onun bozulmuş biçimi olduğu yolundaki halk söylenceleri vardır. Gerçekten buradaki yerleşimin adı Fatih dönemine ait bir kayıt da Nazlı olarak geçmektedir. 17. yüzyıl yapıtı Cami üd Düvel'de de Nazlı olarak geçiyor. Ne var ki, halk eski kültürlerden birinin dilinden gelen bir adı bile kullanır. Örneğin Akrakos Dağı adını Eğri göz yapar. Buna göre, Türk halkının kendi dilinden gelme, kendi dilinde anlam taşıyan Nazh-ili adını Türkçede hiçbir anlamı olmayan Nazilli biçimine çevirerek kullandığı kabul edilemez. Nazh-ili adının söyleniş güçlüğü, olsa olsa adın, ikinci sözcüğün atılmasıyla yalnız Nazlı diye kullanılmasına yol açabilirdi.
Nazilli adının bu bölgede tarih öncesinde yaşayan Luwi' lerden geldiği varsayılmaktadır. Bu tarihsel adın hiçbir belgede geçmemesi doğaldır. Çünkü Nazilli 1830'lu yıllara kadar, önemsiz bir köy idi. Doğusundaki Kestel Köyü ondan daha önemliydi. Hatta 183l'e kadar ilçe merkezi orasıydı. Dikkat edilirse Nazilli, Aydın Dağlan dizisinin orta yerinden aşıp Beydağ'a inen yolun başındadır. Bu geçitle de bağlantılı olarak Luwi dilinde Nassila yani N(a)-ass(a)-ila, "Ana Tanrıça köyünün geçidi" adı kullanılmış ve oradaki yeni köyün kendisi bu ad ile anılmış olabilir. Anadolu'daki adların birçoğu Helenleşme / Rumlaşma dönemlerinin de önce e'ye sonra i’ye dönmüştür. Böylece Nassila, Nassili olur ki Nassili'nin Türk ağzında bürüneceği biçim olsa olsa Nazilli'dir.
Çok dikkate değer ki, sözünü ettiğimiz doğal geçit üzerinde Nazilli'ye bağlı Sama illi Köyü vardır. Bunun adının aslı da 'Ana Tanrıça ili ve geçittir. Boğaz ile bağlantılı olduğunu duraksamasız görebiliyoruz; Sama ila "Kutsal Ana-geçidi" anlamına gelmektedir.
Altıcı söylence
Antik dönemde bugünkü Sultanhisar'da bulunan Nysa (Nisa) kenti anılan tarihlerde çok önemli eğitim ve kültür merkezi konumundaydı. Bu nedenle adı geçen bölgeye Osmanlılar döneminde Nisa İli denmiştir. Nisa İli denilince de Nazilli, Kuyucak, Sultanhisar (Nysa), Bozdoğan, Atça, İsa beyli, Yenipazar, Dalama, Köşk ve Horsunlu akla gelmiştir. Böylece bugün kullanılan Nazilli adı, Osmanlıların bu yöre için kullandıkları Nisa İli'nden Nazilli adı türemiş olduğu da varsayılmaktadır.
Her söylencede de Nazilli adının değişik oluşumlardan ortaya çıktığı görülmekte ve bunların değerlendirilmesini okuyucularımıza bırakmayı uygun görmekteyiz.
Nazilli, Ege Bölgesi'nde Aydın ilinin ilçesidir.
Konum olarak Nazilli, Aydın-Denizli Karayolu (E-87 Karayolu), İzmir-Denizli demiryolu üzerinde, Aydın’a 45 Km., Denizli'ye 81 Km. uzaklıkta bulunmaktadır.
Nazilli, Ege Bölgesinin en eski yerleşim merkezlerinden birisidir. İlçe merkezinin ilk yerleşim yeri hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak Karya bölgesinde kalan Menderes Vadisine Luvi'lerin yerleştiği bilinmektedir.
Bu bölgede ilk yerleşim merkezi Lidya'lılann kurduğu antik Mas tavra kentidir. O dönemlerde bölgenin batısındaki İyonya kentlerinin ekonomik alanda gelişmesi ve kentin Ege ve Önasya ülkeleri arasındaki ticaret yolu (Hierapolis-Tripo-lis-Mas tavra-Nysa-Tralleis-Magnesia-Efes) üzerinde bulunması Nazilli yöresinin önem kazanmasına ve gelişmesini sağladı.
Tarım
Arazi varlığı, coğrafi konumu, iklim koşullan, su kaynaklan ve toprak yapısının uygunluğu Nazilli'de tarım ürünleri ve bitkiler açısından büyük bir çeşitlilik ve zenginlik gösterir. Öyle ki özel iklim koşulları gerektiren çay, muz vb. birkaç bitkinin dışında Türkiye'de yetişen bütün bitkiler Nazilli'de üretilir.
Kültür
Kar Helvası olarak adlandırılan rendelenmiş buz ve şerbet ile yapılan özgün yaz içeceği diğer güney yörelerinin benzer içeceklerini andırır. Ayrıca , Nazilli Pidesi olarak adlandırılan kıymalı,kaşarlı,peynirli,yumurtalı,otlu,tavuklu,karışık ve tahinli çeşitleri bulunan pide çeşitleri de yöreye özgüdür.Türkiyenin en uzun ömürlü insaarı burada yaşarlar.
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri | |
---|---|
2011 | 161.000 |
2007 | 104.000 |
2000 | 105.665 |
1990 | 80.277 |
1985 | 77.627 |
1980 | 64.015 |
1975 | 52.176 |
1970 | 45.159 |
1965 | 41.330 |
1960 | 36.660 |
Sağlık hizmetleri
2 Devlet hastanesi ve 1 Özel hastanenin yanı sıra çok sayıda özel poliklinik, görüntüleme merkezi, diyaliz merkezi vb. sağlık hizmet kurumları ilçede faaliyet göstermektedir.
Devlet Hastanesi'nde 400 yatak 236 personel; Adnan Menderes Devlet Hastanesi'nde 400 yatak, 200 personel; özel hastanede 19 yatak, 10 personel; verem savaş dispanserinde 22 personel ve AÇSAP merkezi vardır.